Emaneten Mütercimlik mi? Nasıl Yani?

30 Eyiül Dünya Çeviri Günü

Saat sanırım 21.00 civarları… Denizin kenarındaki bir banka oturmuş, yörenin o meşhur ekmek arası lezzetiyle kendime mini bir ziyafet çekiyor, bir yandan da gelip geçen gemileri seyrediyorum… Ortam ise cıvıl cıvıl yani bir hayli kalabalık… Mekanlardan gelen müzik sesleri sahile vuran dalgaların tınısıyla da birleşince de, varın keyfinize değmeyin gitsin… Üstelik yaz mevsiminde de değiliz, Nerede miyim? İzmir Kordon, hani şu 3.2 km’lik sahil şeridine sahip cennet’te… 🙂

Dünya Çevirmenler Gününü Kutladık:

30 Eyiül Dünya Çeviri Günü

Geçtiğimiz hafta, yani, 30 Eylül Pazartesi, Dünya Çevirmenler günüydü… Derneğimizin İzmir Şubesinin Resmi Açılış etkinliği vardı ve gelen davete icabet edip mesleğimizle ilgili son gelişmeleri öğrenmek son derece önemliydi benim için… Hemen iş programımı bu takvime göre düzenledim ve İzmir’in yolunu tuttum. Etkinliğin düzenleneceği Yaşar Üniversitesi Bornova kampüsünü bulmakta şehrin yabancısı olduğum için biraz zorlansam da, konferans başlamadan yerimi almayı başardım. Not tutmak için küçük bir defter, konuşmacıların en doğal hallerini çekmek için fotoğraf makinem elbette ki yanımdaydı…

Işıklar karartıldı ve sahneye çıkan ilk isim Yaşar Üniversitesinin değerli Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan oldu. Sn. Barkan konuşmasında; İzmir’in Çevirmenlik mesleği için neden önemli olduğunu tarihten örnekler vererek açıklamaya çalıştı. Kentteki üniversitelerde bulunan mütercim-tercümanlık öğrencilerinin yoğunluğuna dikkat çekerek, böylesi bir meslek platformunun gençlere kazandıracağı yetkinliklerin önemine dikkat çekti. Ve Ekledi “Bu güzel organizasyona üniversitemiz olarak ev sahipliği yapıyor olmanın haklı gururunu yaşıyoruz”

Doç. Dr. Hülya Kaya, ÇD - İzmir YK Başkanı

Ardından mikrofonu devralan Çeviri Derneği Kurucu Üyesi Sn. Osman Kaya ise, muhtemelen insanlık tarihinin ilk mesleği olan çevirmenliğin, yüzyıllar boyunca toplumlar üzerindeki oynadığı aktif rolden bahsetti. Çevirmenler olmasaydı milletler arasındaki kültürel miras aktarımının neredeyse mümkün olamayacağına dikkat çeken Kaya, çevirmenliğin ülkemizde pek çok kesim tarafından uzun yıllar boyunca anlaşılamamış olmasından duyduğu derin üzüntüyü dinleyicileriyle paylaştı. Asıl önemli hususları konuşmasının ikinci yarısına sakladığını belirten Osman Bey, müsaade isteyerek sözü Çeviri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Hülya Kaya’ya bıraktı.

Doç Dr. Hülya Kaya’da 30 Eylül gibi anlamlı bir günde Çeviri Derneği İzmir Şubesinin resmen açılıyor olmasından duyduğu sevinci belirtti. Çevirmenleri ‘Indiana Jones” gibi gözüpek macera severlere ve araştırma tutkunlarına benzeten Kaya, bir arkeolog nasıl ki yeni şeyler keşfediyor ve öğreniyorsa, bir çevirmenin de gündemin gerisinde kalmamak üzere sürekli kendini yenilemek zorunda olduğunu hatırlattı. Sn. Başkan, ayrıca, kurulmuş olan bu yeni ittifak önderliğinde gerçekleştirilecek olan projeler sayesinde, sadece bölgesel değil ülke çapında da mesleki bilincin gelişimine katkılar sağlanacağının altını çizdi.


Gündem bir hayli yoğundu. Önce Doç. Dr. Neslihan Yetkiner 1-1 çevirinin çoğu zaman neden mümkün olamayacağına dair açıklamalarda bulundu. Ancak esaslı bir çevirmenin, kaynak dildeki bir ifadeyi, biraz zihinsel çaba ile neredeyse anlam kaybı olmadan, erek dile ne şekilde aktarabileceğinin tüyolarını vermeyi ihmal etmedi. Bunun için en güzel örnek ise Can Yücel’in Şeyist şiiri idi.              “Şey” gibi

Doç. Dr. Neslihan Yetkiner

joker bir kelimenin dilimizde yarattığı muğlak anlamların nasıl da belirtikleştirilerek erek dile aktarıldığını gördüğümüzde salondan hayret verici nidaların yükseldiğine şahit olduk… Çevirmen Feyyaz Karacan Fergar başarmıştı. “Thingicist” olarak İngilizceye kazandırılan bu edebi eseri mutlak surette incelemenizi salık veririm 🙂

Doç. Dr. Nilgün Dungan “Edebi Çeviri Eleştirisi” konulu konuşmasında; çeviri eleştirmenliğinin baz aldığı kıstasları bize açıklamaya çalıştı. Benim için bilmediğim bir konuydu ama sanırsam şu şekilde basite indirgeyerek sizlere aktarmam yanlış olmayacaktır. Özetle, “herhangi bir eserin, herhangi bir çevirmen tarafından ne şekilde ve neden o biçimde çevrildiğinin incelenmesine dair çalışmalar bütünüdür” denilebilir. İnternetten de yaptığım araştırmaya binaen ifade edebilirim ki, söz konusu eleştirmen aynı eser için birden çok çeviriyi incelemekte ve bilimsel olarak görüşlerini sunmaktadır. – gerçekten ilginç bir alan :/

Dokuz Eylül Üniversitesi Almanca Öğretim Görevlisi Sn. Serpil Erfındık ise Akademik bir konuşma yapmak yerine hayatından kesitler vererek niçin bu mesleğe gönül vermiş olduğunu eğlenceli bir üslup ile anlatmaya çalıştı. Almanya doğumlu Çevirmen, Türkiye’ye geldiğinde yaşadığı dil sorunsalını mizahi bir üslupla değerlendirdi. Salondaki son sınıf mütercim-tercümanlık öğrencilerine seslenirken ise şu öğütlerde bulundu: ”Beni kimse anlamıyordu o yıllarda, ilk geldiğimde… Sanırım iki kültür arasındaki bu farklılıkları çözümleme isteği sayesinde çevirmen oluverdim. Eğer ki, siz de iyi bir çevirmen olmak insanlık geçmişini daha rahat anlayabilmek istiyorsanız Mitoloji okuyun, dimağlarınızı kuvvetlendirin 🙂 - Sn. Serpil Erfındık’ın Antik Mitolojide Kim Kimdir? İsimli yayınlanmış bir çevirisinin olduğunu ve kuvvetle muhtemel mitolojiyi o yüzden önermiş olabileceğini de meraklısına hatırlatmış olalım.

Öğleden sonraki ilk konuşmacımız Sn. Sibel Arslan Yeşilay’dı. Tiyatro çevirisi ve Dramaturg’luk mesleğine değinen Yeşilay, tecrübeleriyle bu alana ilgi duyanlara ışık tutarken, Ege Üni. Mütercim-Tercümanlık bölümünden Arş. Görevlisi Sn. Selahattin Karagöz ise yepyeni bir alan olan Video-Oyun çevirmenliğinden bahsetti. Bu alanda henüz profesyonel bir hizmetin olmadığını, ve var olan boşluğun ise daha çok gönüllüler tarafından doldurulduğunu ifade etti.

Sibel A. Yeşilay, Serpil Erfındık, Osman Kaya, Hülya Kaya, Selahattin Karagöz


Türkiye’de Çevirmenlik ve Mesleğe dair Yapısal Sorunlar

Buradan, her şeyi anlatmak satırlara sığdırmak gerçekten çok zor…  Ancak genel olarak toparlayacak olursak, tüm gün konuşulan ana unsur, diğer konular şöyle dursun.. Türkiye’de çevirmenlerin yaşadığı genel sıkıntılardı. Neredeyse her konuşmacı, konuşmasının bir yerinde bu konuya öyle ya da böyle değindi. Çeviribilim’de yaşanan mesleki problemler, kamuoyu nezdinde çeviriye ve çevirmene yeteri kadar verilmeyen değer, çevirmene ne gerek var bizim çocuk çevirir, tarzındaki sığ anlayışlar, örgüt nezdinde aşmak zorunda olduğumuz zorlukların başında geliyor!

Öyle ki, çevirmenlik ya da diğer adıyla mütercimlik mesleği, hala bir kesim tarafından, sanki emaneten yapılan kalıcılığı olmayan, her dil bilenin ben de çevirmenlik yaparım diye giriştiği geçici, basite indirgenen bir iş gibi algılanıyor. Her nedense, çevirmenliğin de ciddi mesai harcanması gereken bir iş kolu olduğu ve belirli standartlara sahip olması gerçeği gözden kaçırılmak isteniyor. Çevirmenlik Sn. Osman Kaya’nın da konuşmasının bir yerinde ifade ettiği üzere “altın bir bileziktir” elbette ama gerek bu mesleği icra etmeye karar verenlerin, gerekse çevirmen istihdam edenlerin bu mesleğin onurunu çiğnememeleri gerekiyor!

Çeviri Derneği, yukarıda saydığım tüm bu sıkıntıları çözmek ve mesleğe olan iade-i itibar’ı sağlamak üzere Çevirmenler, Çeviri İşletmeleri ve Akademisyenler tarafından, çok yapılı bir çatı oluşum olarak 1999 yılında kuruldu. Günümüzde ise, O günden beri yürüttüğü çalışmalar neticesinde, devlet nezdinde ve özel sektörde tanınan ve gerektiğinde görüşü sorulan bir kurum olmanın haklı gururunu yaşıyor.

Sosyal sorumluluk hizmetleriyle de adından söz ettiren Çeviri Derneği “Afette Rehber Çevirmenlik(ARÇ)” yapılanmasıyla da en son Van depremi kapsamında yürüttüğü çalışmalardan ötürü Sabancı Vakfının 4 yıldır düzenlediği Fark Yaratanlar Projesinin fark yaratanlarından biri seçilmişti. ARÇ, Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K programında tanıtılmış ve büyük beğeni toplamıştı.

Sn. Osman Kaya

Sn. Osman Kaya’nın konuşmasının ikinci bölümünde aktardığı üzere, fiilen yapılan ancak yasal olarak meslek yeterlilik kurumunda karşılığı ne yazık ki henüz olmayan bir meslek çevirmenlik… Geçtiğimiz yıl, değerli üyelerimizin katkılarıyla taslak bir meslek standardı oluşturulmuş ve mesleki yeterlilik kurumuna gönderilmişti. Bazılarımız buna üzülebilir belki ama, çevirmen olmak için de artık bir sertifikasyona ihtiyaç duyulacak. İlgili çalışmaların bitirilmesinin ardından sınav merkezlerinin oluşturulması gündemde… Ha bu süreç tamamlandığında bu sertifikaya sahip olmayan bireyler tercüme yapamayacaklar mı? Kendi görüşümü ifade etmem gerekirse, elbette ki o yönde bir sınırlama getirilemeyeceği yönünde… Zaten ülkemizde çeviribilim ve mütercim tercümanlık bölümlerinin mazisi en çok 30 sene öncesine dayanıyor ve bu mesleki boşluk, o dönemlerde büyük ölçüde, alaylı çevirmenler tarafından dolduruluyordu. Ancak zamanla, bölümlerden mezun olanların sayısı artınca sektör ihtiyacı olan nitelikli iş gücüne kavuştu. İlgili meslek standartlarının da oluşmasıyla, sertifika sahibi olanlar da ister istemez bundan böyle ilk etapta tercih edilen bireyler olacaktır.

Son olarak, Dünya Çeviri Gününden bahsedelim… Kimileri tarafından çevirmenler günü olarak da ifade edilen bu gün ilk kez FIT (Dünya Çevirmenler Federasyonu) tarafından, dünya tercümanlarının azizi kabul edilen İncil çevirmeni St. Jerome anısına ithaf edilmiş… Daha sonraları, FIT tarafından genişletilerek tüm dünya çevirmenlerine armağan edilmiş. FIT’in Türkiye Temsilciğini yürüten derneğimiz de Dünya Çeviri Gününü, her yıl çeşitli organizasyonlar ile kutlamakta ve yaptığı basın açıklamasıyla da Çevirmenlerin sesi olmaktadır.

Mini Tatil: İzmir Alsancak, Çeşme ve Alaçatı

İzmir’e gelip de tadını çıkarmadan gitmek olmazdı. Yazının en başında dediğim gibi o meşhur ekmek arası lezzeti yerinde tatmalıydım. İzmir denilince herkesin aklına gelen ilk lezzet elbette ki, kumruydu. Sordum soruşturdum Alsancak’ta meşhur sevinç pastanesinin yakınındaki Kumrucu Şevkiyi tavsiye ettiler.  Tadını çıkara çıkara yemek istediğim için paket yaptırdım ve soluğu deniz kenarında aldım. Ancak, İzmirli arkadaşlar en iyi kumruyu yerinde yani Çeşme’de yersiniz demişlerdi, madem ki dedim buralara kadar geldim, havada yazdan kalma… Hele bir sabah olsun da Çeşmeyi’de bir görelim… Çeşme’nin atmosferini çok tutmasam da (muhtemelen cansızlığı Ekim ayında olmamızdı) Şehir Merkezine girerken Mega Ömer’de yediğim kumruyu top1 listesine koyuyorum. Aşağıdaki fotoğraf içerisine kolajladığım kumru resmi bizzat-i kendi çekimimdir 🙂

Hani Medya bas bas bağırıyordu ya Çeşme Alaçatı diye diye… Gideyim göreyim istedim 🙂  İşte sokaklar döşenmiş arnavut taşlarıyla bir nevi Antalya Kaleiçi yahut Kaş Kalkan’ı andırıyordu. Öyle çok kalabalıktı diyemem! Ama anlatılanlara göre Temmuz-Ağustos’ta iğne atsan yere düşmüyormuş, yani İstiklal’den hallice… Bir eksiği var! Denizi yok! 🙂 Şaka değil, Alaçatı dedikleri yerde yani şehir merkezinde görülmeye değer tek şey yine aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz Rüzgar Değirmeni!!! Başka da bir numarası yok yani 🙂 En yakın deniz 6 km ötede! Elbette ki, bu ironiye yenik düşmemek adına sezonu kapanmış bile olsa otostop çekerek windsurf yapılan marinaya da gittim. Windsurf okulları her yerdeydi ve eğitim faaliyetleri de halen sürüyordu, meraklısına duyurulur 🙂

30 Eylül gibi anlamlı bir günde hem İzmir’i ziyaret etme fırsatı yakaladım hem de  derneğimizin düzenlediği etkinliğin bir parçası oldum. Ancak, kendimi tatil havasına çok kaptırıp da Çeşme’nin Dalyan Koyunda denize girmeyeydim iyiydi…Fena halde grip oldum 🙁

Kapanışı yaparken de, ne mi diyelim?

Mütercimlik Emanaten yapılamayacak kadar değerli bir meslektir. Buyrun birlik olalım ve Çeviri Derneği Çatısı altında sizinle de buluşalım… Mesleğimizin sahipsiz olmadığını cümle aleme gösterelim.

Sn. Osman Kaya’nın da dediği gibi International Translation Day, biz çevirmenlerin bayramıdır. Kutlu olsun efendim 🙂

Çeşme Dalyan Koyu

Kaynak:

1-) FIT - International Federation of Translators

2-) Çeviri Derneği - Translation & Interpreting Association

3-) Çeviribilim Edimbilim İlişkisi- Neslihan Yetkiner, Sayfa 95 “Can Yücel’in Şeyist Şiiri Üzerine”

3 Responses to Emaneten Mütercimlik mi? Nasıl Yani?

  1. Yazım hakkında Ne dediler ?

    Değerli Çevirmen Emrah Bayıldıran.
    Geçtiğimiz yılki ÇD İzmir şubesinin kuruluşu ve Dünaya Çevirmeler günü münasebetiyle düzenlenen etkinğinden titiz bir çevirmen ve deneyimli bir raportör tekniğiyle başarılı. etikn bir makale çıkarmışsınız. Örnek bir izleyici ve üye katkılarınızdan dolayı sizi gönülden kutlarım.Emeklerinize sağlık.
    Sevgi ve saygıyla başarılar dilerim.

    Osman Kaya / Çeviri Derneği Kurucu Üye

  2. Sn. Hülya KAYA adına Admin Tarafından eklenmiştir. diyor ki:

    Yazım hakkında Ne dediler ?

    Sayın Bayıldıran’a bu güzel makalesiyle bizi tekrar kamuoyuna hatırlattığı için çok teşekkür ederim. Kaleminize sağlık 🙂

    Herkesin Çevirmenler günü, gecikmeli de olsa kutlu olsun.

    Sevgi ve selamlarımla…

    DOÇ. Dr. Hülya KAYA / ÇD – İzmir YK Başkanı

    Assoc. Prof. Hülya Kaya
    Dokuz Eylül University
    Faculty of Letters
    Department of Comparative Literature

  3. emny diyor ki:

    Çok kapsamlı bir yazı olmuş, önemli noktaları güzel vurgulamışsınız.

    Elinize sağlık.

    Turgay Kurultay

Bir Cevap Yazın

Follow @emrahbayildiran