Etkin Mütercimler Nitelikli ve Yaratıcıdır

derinlik-samet-33

Tarihler 3 Ekim 2012′yi gösterirken başkan Aziz Yıldırım’ın, Alex’in gıyabında yaptığı konuşma esnasında, Türk kamuoyuna armağan ettiği meşhur replik eminim ki halen hafızalarınızdadır. – Doğru Mu Samet???

polemik yaratmamak adına sadece bir durum tespiti yapmak gerekirse;

Gerek meslek etiği, gerekse FIT’in 1963 yılında deklare ettiği  Uluslararası Çevirmenler Bildirgesi, Madde 10′a göre:

“Çevirmen, kendisine verilmiş olan çeviri çerçevesinde öğrenebileceği bütün verileri meslek sırrı olarak değerlendirerek, kullanıcının yasal çıkarlarına saygı göstermekle yükümlüdür.”

Tercümanlık, makamına yüklenmiş olan sorumluluklar sebebi ile tabir-i caiz ise bıçak sırtı bir meslektir. Bir şeyler ters gittiğinde, işler karıştığında, karşıdaki tarafa olan kızgınlığınızı direk sözün muhatabına sarf edemediğiniz anlarda, kolaylıkla bir hedef tahtasına yerleştirebilirsiniz çevirmenleri…

2009 senesinde, Davos’ta andaş çeviriyi gerçekleştiren arkadaşımızın, üzerine gidildiğini gayet net hatırlıyorum. Bazı çevrelerin sert eleştirilerine maruz kalan çevirmen, yorumlu ve eksik çeviri yaptığı yönünde acımasızca suçlanmıştı. İşin ilginç tarafı Çevirmen Meslek örgütleri, çeviride bir maddi hatanın yapılmamış olduğunu belirtmişti.!

Sizce diplomatik olarak hangisi daha uygun?

Erdoğan Peres’e,

“Sesin yüksek çıkıyor. Sesinin çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisiyledir” diyor.

Çeviri şöyle:

“Çok güçlü bir sesiniz var. Belki de kendinizi biraz suçlu hissettiğinizden sesiniz güçlü çıkıyor.”


Kendimden bir anekdot:  Yıl 2008, Cezayir Otoyol Projemizdeki işler beklenilenden yavaş ilerlediği için taraflar toplantı kararı alıyor.  Yerlerimizi alıyoruz. Türk tarafı olarak haklılığımızı ortaya koyan cümleleri, ortamın ruhuna uygun olarak, yer yer şiddetlenen tartışmaların gölgesinde, kimi zaman maksadını aşmayacak diplomatik bir dil ile aktarıyorum.  Buna rağmen, ortamın ne kadar gerilebileceğini meslek hayatımda ilk kez o gün anlıyor ve Toplantı sonrasında hemen kendime soruyorum: Acaba, ortamın büyüsüne kapılıp prensip dışı bir tavırla yani, dosdoğru anlatmayı seçse idim ne olurdu?

İki büyük ülkenin artan gerilimini azaltmak adına, bir  toplantıda bulunduğunuzu ve ardıl çeviriyi üstlendiğinizi düşünün. Yaptığınız maksadı aşan bir çeviri nedeni ile, iki ülkenin birbirine savaş ilan ettiğini düşünün… Tehlikeyi gördünüz mü?

Tercümanlık, dikkat gerektirir, sinirlerinizin çelik gibi olmasını ister, en önemlisi de nitelikli ve yaratıcı olmanızı şart koşar. Bilindiği üzere nitelik; bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özelliktir, vasıftır. O yüzdendir ki, etkin mütercim-tercümanlar belli konularda uzmanlaşmayı seçerler. Futbol hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan birisinin elinden çıkacak çeviri nasıl ise, tıp konusunda en ufak bilgi birikimine sahip olmayan diğerinin de ortaya çıkaracağı tercüme de ancak o kalitededir.

Dil kuramının öncülerinden ve Çevirmenin yaratıcı dehaya sahip olması gerektiğini savunanlardan Johann Gottfried Herder, bakın ne diyor;

“Çevirmen …. … her koşulda içeriğin benzeşmesini sağlamalıdır. Ancak üslup bakımından daha özgürdür, yabancı dildeki söz sanatlarına dokunmamak, ama bir ev sahibi tavrıyla, karar verenin kendisi olduğunu göstermelidir. ‘

Günlük hayatımızda dahi üslup önemli değil midir zaten? Oturacağına kalk da, halledelim şu işi  demek mi, yoksa şu işi birlikte halledebilsek ne kadar iyi olur demek mi?  Hangisi kulağa daha hoş geliyor? İşte, tercümanlar da üstlendikleri sorumluluklar çerçevesinde tam da bunu yapmakta, daha etkin, daha pozitif bir yaklaşımla mesajı alıcıya teslim etmektedir.

Tercüme birebir çeviri yapmak demek değildir diyor Samet… Sibel Kurt’a verdiği röportajda… Ben sadece anladığımı, kaynağın tınısını bozmamak adına, çevirdiğim hedefe doğru aktarabilmek, daha anlaşılabilir olmak adına bunu yapıyorum…

Yazıyı hazırlamadan evvel, genç arkadaşımızın bir kaç röportajını özellikle  mimiklerine ve jestlerine dikkat ederek izledim. Öyle bir konuşuyor ki, Çevirmenlik mesleği ile empati kuramıyorsanz eğer, evet! gerçekten de, onu taktik veren bir antrenör olarak algılayabilirsiniz. Fakat bildiği dile vakıf olmasaydı, dildeki bu yaratıcılığını ve de beden dilini iyi kullanamasaydı, bu kulübe o tatsız anı yaşayana dek, senelerce hizmet edebilir miydi?

Aziz Yıldırım’ın onu şahit olarak göstermesi, olaya başka bir açıdan bakar isek, Samet’e ne kadar güvendiklerinin de bir nişanesi değil midir, aslında? Ortaya çıkan görüntünün yarattığı etki tartışmaya açıktır. Nitelikli bir tercümanın nasıl olması gerektiğine dair fikir üretiyorsak eğer,  tartışmaya diğer pencereden baktığımızda, vasıfsız birisi olsa idi bu hadisenin bir öznesi olabilir miydi, peki???

Samet’in istifasını, Alex’in onunla paylaşmış olabileceği pek çok önemli bilgiyi, mesleki etik gereği kamuoyu ile paylaşmak istememesi şeklinde yorumlar isek, herhalde iddiamız çok da mesnetsiz kalmaz… Böylesi bir tecrübe yaşaması acıdır,  ama, herkesin beklediği basın toplantısından hemen önce, iki tarafı da zor durumda bırakmadan yaratıcı bir manevra ile de olayın bir öznesi olmaktan da uzaklaşmamış mıdır sizce?

Peki ya, Konu resminde kullandığım “Çeviri: Pınar Batum” ??? Onun konu ile alakası ne ki?

Pınar Batum’un kitlesi elbette ki Samet kadar geniş değil… Özellikle Lost gibi popüler bir dizinin neredeyse bütün bölümlerinin gönüllü olarak altyazısını çevirmiş olduğu için belli bir üne kavuşmuş, meslekten bir isim Pınar Batum. Bir nesle, yabancı dizileri sevdirdi dersek, mübalağa yapmamış oluruz. Hatta popüler komedi dizisi “işler güçler” de dahi ismine atıfta bulunulmuş ve sosyal medyada “altyazıların prensesi” gibi övgülere mazhar olmuş bir şahsiyettir.

Onun yaratıcılığı ise, kişisel PR’ını başarılı şekilde yönetmesinde yatıyor. Kaç kişi hiçbir maddi getiri beklemeksizin, hem de orjinal dizi yayınından neredeyse saatler sonra, böyle bir çılgınlığı üstlenir ki?    Yazımın başlarında belirttiğim üzere de nitelikli işler çıkaran bir isim olarak, diğer başarılı her tercümanın yaptığı üzere belli bir konuda uzmanlaşmıştır. Adeta, Çeviri:Pınar Batum, iyi Seyirler. Bir marka haline gelmiştir.

Ya Fotoğraf? Bu iki konuyu da birbirine bağlayan bir espri olduğu için, çok da üzerinde durmamak gerekir… 

Ha bu arada Fenerbahçeli değilim. Galatasaraylıyım… belirteyim istedim.

Kaynaklar:

Uluslararası Çevirmenlik Federasyonu-FIT’in 1962 tarihli Çevirmenlik Meslek Bildirgesi

Davos’ta Tercüme Krizi Haberi - NTVMSNBC

Çevirmenlik Tarihi

Sibel Kurt Röportajı

Pınar Batum ve Samet Güzel‘in basında yer almış haberleri

Bir Cevap Yazın

Follow @emrahbayildiran